7 Eylül 2013 Cumartesi

Grinin Elli Tonu-E.L. JAMES

Çok satanlar listesinde sürekli gördüğüm ama almakla almamak arasında sürekli kararsız kaldığım Grinin Elli Tonu kitabını n11.com sitesinden indirimde görüp 7 TL ye aldım. Aslına bakacak olursanız kitap bir aşk hikayesi üzerine kurulu ama erotik kısımlara gereğinden fazla yer verilmiş. Cristian Grey birçok kadının hayellerini süsleyecek derecede yakışıklı çekici ve zengin bir iş adamdır. Hikaye, üniversite öğrencisi Ana 'nın kendisiyle röportaj yapmaya gelmesiyle başlar. İkiside ilk görüşte birbirlerinden etkilenmişlerdir. Kısa sürede aralarında bir ilişki başlar.Fakat, Ana  çok geçmeden bu adamın karanlık yüzüyle tanışacak ve sapkınlık derecesindeki ilişki anlayışıyla karşı karşıya kalacaktır.

Kitabı okudum ama evet okumasamda bişey kaybetmezdim. Zaman geçirmek için ve elinizde de başka bir alternatifiniz yoksa okunabilir. Serinin diğer iki kitabını okurmuyum, sanmıyorum...Ama belki sonunda ne olacak acaba diye merakımdan alıp okuyabilirim de...

26 Mayıs 2013 Pazar

Kitap Kulesi

Kitaplarım ne zamandır okunmak için rafta beni bekliyorlar.Budala'yla Sofi'nin Dünyası 2 senedir rafta :) onları üniversitedeyken Bursa kitap fuarından almıştım.Şu anda Grinin Elli Tonu'nu okuyorum.Onu bitirdikten sonra ilk olarak Kürk Mantolu Madonna'yı okuyacağım.Fırsat buldukça hepsinin yorumlarını paylaşmaya çalışacağım.

Serenad-ZÜLFÜ LİVANELİ

   Ne zamandır işten güçten fırsat bulup da bloğuma girip yorum yazamıyorum.En son Zülfü Livaneli'nin ''Serenad'' kitabını okumuştum.Okumuştum nderken aradan neredeyse 2-3 ay geçti.Anca şimdi yazabiliyorum.
   Daha önce neden okumamışım dediğim kitaplardan biriydi benim için Serenad....İçinde barındırdığı hikaye ile tarihteki Mavi Alay,Struma Olayı,Nazi Almanyası gibi olaylara da dokunarak geçmişten günümüze uzana bi kitap.Biraz roman, biraz öğretici eser tadında.Romanın duygusal bi tadı da var.Yer yer özellikle de kitabın sonlarına doğru gözlerini dolduruyor insanın.
 Benim puanım 9

''Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.1930'lu yıllarda İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şile'ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.Serenad, 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, ister herkesin bildiği Yahudi Soykırımı olsun isterse çok az kimsenin bildiği Mavi Alay, bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye gidenin hep insan olduğu gerçeğini de göz önüne seriyor.Okurunu sımsıkı kavrayan Serenad'da Zülfü Livaneli'nin romancılığının en temel niteliklerinden biri yine başrolde: İç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz Dengesi''

22 Ocak 2013 Salı

Cerrah-TESS GERRITSEN

    Uzuunnn bi aranın ardından yeniden bir kitap yorumuyla burdayım.Kitap okumaya yorum yazmaya pek vaktim olmuyo artık doğrusu.En son okuyupta bitirdiğim kitap GÜNAHKAR.Aslında pek bitirdiğim de söylenemez.Çünkü açıkçası sonunu getiremedim.Her ne kadar bu kadının kitaplarına bayılsam da ne hikmetse Günahkar'ı sevemedim.Sıkıcı geldi biraz.Rahibeler falan filan kim katil, kim geldi kim gitti, kim kimin nesi anlamadım :)
   10 üzerinden bi puanlama yapacak olsam ben 4 verirdim.Okusanızda okumasanızda pek bişey kaybetmezsiniz yani.Benim için hayal kırıklığı oldu.Konusuna gelecek olursak şimcik şöyle oluyor;
    Manastırda bir rahibe ölü bulunur.Bu rahibe aynı zamanda ölmeden kısa bir süre önce doğum yapmıştır.Rizzoli ve Maura olayları açığa çıkarmak için iş başındadır.

6 Ekim 2012 Cumartesi

Açlık Oyunları-SUZANNE COLLINS

    Uzun zaman oldu bir kitap yorumu paylaşmayalı.Masumiyet Müzesi'nin etkilerini uzun süre üzerimden atamadım sanırım.Hani bazı kitaplar vardır insanı bi süre okumaktan soğutur öyle bişeyler oldu bi süre bende.
    Herneyse en son şu meşhur açlık oyunları serisinin ilk kitabını okudum.Migrostan indirim kampanyasından 12 liraya almıştım çok avantajlı olmuştu.Güzel bi kitaptı...Ama sadece güzel.Çok fazla abartıldığını düşünüyorum kitabın.İlk 200 sayfasında pek bişey olmamıştı zaten.Sonlara doğru heyacanlı olmuştu.Kitap genel itibariyle fena sayılmaz okunabilir.Ama okumayanda pek bişey kaybetmez zannımca.


4 Haziran 2012 Pazartesi

Masumiyet Müzesi-Orhan Pamuk

     Ayyyyy...;Sonunda kurtulabildim şu kitaptan.Şimdiye kadar okurken bunalımlara girdiğim nadir kitaplar arasında baş köşeyi aldı.Bu kitabı heralde insanlar ya çok seviyo ya da nefret ediyo.Bence ikisinin arası yok.Kitapta bi olay örgüsü yok hiç bişey olmuyo.Sürekli birbirini tekrarlayan paragraflardan oluşmuş gibi sanki kitap.
      Orhan Pamuk' un okuduğum ilk kitabıydı ve gerçektende ilk defa kitaba verdiğim paraya acıdım.Hiç böyle beklememiştim kitabı.Mümkünse uzun bi süre Orhan Pamuk kitabı görmek istemiyorum :)
      Herneyse biraz kitaptan bişeyler anlatım.Kitap 1975 yıllında  Kemal adında zengin bir gencin uzaktan akrabası olan Füsun'a aşık olmasıyla başlayarak günümüze kadar uzanıyor. Yaklaşık 30 küsür yıl boyunca Kemalin gereğinden fazla abarttığı takıntılı hayatını okumaktan başıma ağrılar girdi. Bence bu kitap 200-250 sayfalık bi kitaba sığdırılsaydı gerçekten güzel olabilirdi.Gereğinden fazla uzatılmış.Kitap 600 sayfa bu arada. Siz siz olun uzak durun bu kitaptan...Benden söylemesi ;)

25 Mayıs 2012 Cuma

Aşk İki Kişiliktir...

Değişir rüzgarın yönü
Solar ansızın yapraklar;
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar;
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini;
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir;
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk iki kişiliktir.

Bir anı bile kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden;
Binlerce yıl uzaklardadır
Binlerce kez dokunduğun ten;
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Avutamaz olur artık
Seni bildiğin şarkılar;
Boşanır keder zincirlerinden
Sular tersin tersin akar;
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar:
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.

Yitik bir ezgisin sadece,
Tüketilmiş ve düşmüş, gözden.
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Gece camlara sürtünürken;
Çünkü hiç bir kelebek
Tek başına yaşayamaz sevdasını,
Severken hiçbir böcek
Hiç bir kuş yalnız değildir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir. 


                                  .............Ataol BEHRAMOĞLU

11 Mayıs 2012 Cuma

ÖdÜllenDiriLdiM :)


İlk ödülümü sevgili delikitap  tarafından almış bulunmaktayım.Öncelikle bunun için çok teşekkür ediyorum.

Şimdi geçiyoruz kurallarımıza...

Kurallar:
1. Siz de bu ödülü 11 arkadaşınıza verin.

2. Ödül verdiklerinizin bloglarını ziyaret edin ve ödülle ilgili bilgilendirin.

3. Kendinizle ilgili 7 gerçeği paylaşın.

 4. Size ödül verenlere teşekkür edin.

5. Ödül resmini bloğunuzda yayınlayın.

26 Nisan 2012 Perşembe

Başlık Bulamadım

Ne zamandır blog yazamıyorum.Bankada işe başladım 3 hafta boyunca eğitimim var ve eve geldiğimde pestilim çıkmış oluyo :( Kitap okumayada pek fırsat bulamıyorum. Bir de üstüne griple savaşmaktayım :( Şu an ''Masumiyet Müzesini'' okumaktayım hala ve illet gibi kurtulamadım bi türlü.Bitirdiğim zaman son sürat yeni okuduğum kitaplarımı paylaşmaya devam edicem. Sırada okunmayı bekleyen çok kitabım var.

13 Nisan 2012 Cuma

Mimlenmece :)

Sevgili delikitap' a buradan teşekkür ediyor ve sorularıma geçiyorum.

1-) Yemek olsan ne yemeği olurdun?

Yemek olsaydım heralde en sevdiğim ve şu anda ilk aklıma gelen şöyle bol tereyağlı güzel bi Bursa İskender olurdum.

 2-) Müzik aleti olsan ne olurdun?

İki seçenek arasında kararsız kaldım.İkisini dinlemeye bayılıyorum.Heralde piyano ya da kanun olmak isterdim.


 3-) Araba olsan hangisi olurdun?

Kesinlikle antika bi araba olmak isterdim.Eski olan şeylere karşı ayrı bi sempatim var nedense


 4-)Aylardan hangisi olurdun?

Sonbaharı çok severim.O yüzden Eylül ayı olmak isterdim.Ağustosun kavurucu sıcaklıklarının dindiği, güneşin yavaş yavaş çekildiği, yaprakların solarak yere düştüğü, türk filmi vari bu ayı çok seviyorum gerçekten.


 5-) Ayakkabı olsan nasıl olurdun?

Ayakkabı olsam kesinlikle topuklu bi ayakkabı olurdum ve resimdekiler gibi şeker bişey olurdum :)


6-) Kıyafet olsan hangisi olurdun?

Hımmmm bi düşünim.Evet evet kesinlikle salaş bi kıyafet olurdum.Hem rahat hemde ayrı bi havası oluyo salaş ve abartısız giyinmenin bence.O yüzden  resimdeki gibi bi kıyafet olurdum.


 7-) Renk olsan hangisi olurdun?

Bu aralar sevdiğim bi renk olan zümrüt yeşili olurdum.





 
 8-) Hayvan olsan hangisi olurdun?

Timsah olmak isterdim kesinlikle.Nedendir bilinmez bana çok karizmatik yakışıklı geliyo bu hayvanlar :)
Hemde hayvanlar aleminde av olan değil, avlayan hayvanı olması da bi başka seçim nedenim.


 9-) Şu anda okuduğn kitabın 137. sayfasında ne var?

Offf ne siz sorun ne ben söyliyim.Şu anda Masumiyet Müzesi'ni okuyorum ve kitap sürekli kendini tekrarlıyo ve çok sıkıldım bişey olduğu yok.

    ''Siz Kemal'i yanlış anladınız...'' gibi birşeyler mırıldanıyordu Sibel.
    ''Daha demin, bazı kötü niyetli kişiler, ''İstanbul' daki bütün kaçak viskiler ve şampanyalar burada, '' diyorlardı...Ülkemiz döviz sıkıntısı içinde, fabrikalarımızı çalıştıracak, mazot alacak dövizimiz yok!

 Şimdi gelelim kimleri mimleyeceğimize.Bende bu sorularla sevgili okuryazar nane sekeri 'ni ve kitapcumhuriyetim 'i MİMliyorum...